PANKREAS, ŞEKER VE ÇÖREK OTU
Çörek otu tohumu (Nigella Sativa seed) ile farelerde yapılan çalışmalarda kan şekeri üzerine etkili olduğuna dair çalışmalar vardır. Ancak insanlarda henüz bu konuda bir çalışma yapılmamıştır.
Çörek otunun faydalarının içinde bulunan Thymoquinone (TQ ) denen madde sayesinde sağladığı ortaya çıkmıştır.
Çörek oto tohumu ve yağının farelerde yapılan çalışmalarda antioksidan etki yaptığı, tümörü küçülttüğü, pankreas kanserinin ilerlemesini durdurduğuna dair yayınlar vardır. Ancak insan çalışmaları henüz yoktur.
Çörek Otu ve Yağının etkileri şunlardır:
1. Antioksidan etkili 2. anti-inflamatuvat etkili 3. anti-tümör etkili 4. apoptozis artırıcı 5. immunomodulatuvar etkili
Çörek otu yağında bulunan TQ ile yapılacak klinik çalışmalar ile faydalı etkilerinin insanlarda da olup olmayacağının araştırılması gerekmektedir.
Bununla birlikte günlük diyette çörek otuna yer vermek de faydalı olabilir.
PANKREAS BEZİ VE HORMONLARI
Pankreas bezi karında midenin altında bulunan bir organımızdır. Erişkinlerde boyu 15-20 cm, ağırlığı ise 70-100 gram arasındadır. Pankreas, hem bağırsaklara sindirim için gerekli enzim salgıları yapar hem de hormon salgısı yapar. Pankreas bezinin gıdaların sindirimiyle ilgili salgıladığı enzimler tripsin, kimotripsin, elastaz, karboksipeptidaz, lipaz ve amilaz gibi enzimlerdir. Bu enzimler pankreasın Wirsung ve Santorini isimli kanallarıyla kanallarıyla duodenuma (onikibarsarsak) dökülür.
Pankreasın bezinin hormonları ise bez içine dağılmış özel hücre grupları (Langerhans adacıkları) vasıtasıyla gerçekleştirilir. Burada üretilen hormonlar (insülin, glukagon, vs.) dolaşıma katılır ve hedef dokulara ulaşarak etkilerini gösterirler.
Langerhans adacıkları erişkin pankreasında 0.5-1 milyon arasında değişen sayıdadır. Bu adacıkların toplam ağırlığı 1-2 gram kadar olup, pankreasın total ağırlığının %1-1.5’unu oluşturur. Langerhans adacıklarında başlıca 4 hücre tipi vardır:
• A (alfa) hücreleri • B (beta) hücreleri • D (delta) hücreleri • F (PP) hücreleri
A hücreleri adacık hücrelerinin %15’ini oluşturur. Glukagon, proglukagon, glukagon-like peptid 1 ve 2 salgılar. B hücreleri adacıklarda en fazla bulunan hücre tipidir (%60-70) ve bunlar insülin, C-peptid, proinsülin, amilin ve GABA isimli hormonları salgılar. D hücreleri (%10) ise somatostatin hormonu salgılar. F hücreleri (%15) ise pankreatik polipeptid isimli bir hormon salgılar.
Pankreastan salgılanan hormonlar birlikte çalışarak kan şekerinin düzenlenmesine, iştah, metabolizma ve vücut ağırlığına etki ederler. İnsülin bir açlık hormonu olup iştahı artırır. İnsülin ayrıca yağ depolanmasını sağlayan bir hormondur. Glisemik indeksi yüksek gıdalar yenince aşırı insülin salgılanır. İnsülin yüksekse kilo vermek zorlaşır.
İnsülin Hormonu:
İnsülin hormonu pankreas beta hücrelerinden salgılanan, 51 aminoasidli, polipeptid yapılı bir hormondur. Birbirine disülfid (-S-S-) bağıyla bağlı, A (21 aa) ve B (30 aa) olarak adlandırılan 2 zincirden meydana gelmiştir.
İnsülin hormonu proinsülin denen bir hormonun parçalanmasından oluşur. Bu olay sırasında proinsülinden insülin ve C peptid oluşur. preproinsülin →→ proinsülin →→ insülin + C-peptid.
Proinsülin 86 aminoasidli tek zincirden oluşur. Bu zincirin prohormon konvertaz isimli bir enzim tarafından parçalanması sonucu insülin ve C-peptid meydana gelir. Proinsülinin az bir kısmı (%3-5) parçalanmadan kan dolaşıma karışabilir. Proinsülin karaciğer tarafından tutulmaz, yarı ömrü uzundur (3-4 saat). Biyolojik aktivitesi insülinin %7-8’i kadardır. Proinsülinden oluşan C-peptid ise insülinle eşit oranda dolaşıma salgılanır, yarı ömrü insülinden 3-4 kat uzundur. Biyolojik etkisinin olmadığı sanılmaktadır.
Başta glukoz olmak üzere, çeşitli uyaranlarla B hücrelerinden salgılanan insülinin plazmadaki yarı ömrü 3-5 dakikadır. Karaciğer ve böbrekte insülinaz enzimlerince yıkılır.
Plazmada ölçülen insülin aktivitesinden şunlar sorumludur:
•İnsülin •Proinsülin •IGF-1 ve 2
Normal erişkinlerde pankreas B hücrelerinden günde ortalama 40-50 ünite insülin salgılanır (1 ünite insülin 2 kg ağırlığındaki tavşana uygulandığında kan şekerini 120 mg/dl’den 45 mg’a düşüren insülin miktarıdır). Açlıkta plazma insülin düzeyi ortalama 10 mU/ml (0.4 ng/ml = 61 pmol/L) dolayındadır. Yemeklerden sonra nadiren 100 mU/ml’ye çıkabilir.
Gıda alımına başladıktan 8-10 dakika sonra kanda insülin düzeyi artmaya başlar, salgılanma 30-45 dakikada en yüksek düzeylere ulaşır, sonra azalmaya başlayarak, 90-120. dakikalarda normale döner. Yani, insülin salgılanması iki fazlı bir seyir gösterir. Yemekten hemen sonra oluşan ilk faz, daha önceden yapılmış ve depo haldeki insülin salgılanmasından ileri gelir. İkinci fazda ise yeni yapılan insülin salgılanır.
Gıda alımı olmadan da belli bir düzeyde insülin salgısı devam etmektedir. Bu durumda plazma glukoz düzeyi 80-100 mg/dL arasındadır. Gıda alımını takiben insülin salgısı artmaya başlar. İnsülin salgısının en güçlü uyaranı glukozdur. Glisemi (kan şekeri) yüksekliği devam etmesine rağmen B hücrelerinden insülin salgısı azalmaya başlar. 24 saatten fazla devam eden kan şekeri yüksekliğinde B hücreleri glukoza karşı duyarsızlaşır ama diğer uyaranlara tepkisi devam eder. İnsülin salgısında glukozdan başka etkenlerin de rolü vardır:
İnsülin hormonunun salgılanmasını artıranlar
Kan şekeri (glukoz) Yağ asitleri Mannoz Lösin ve arginin gibi amino asitler Bağırsaktan salınan GLP, GIP, sekretin ve gastrin hormonları Vagal (sinir) uyarılar Bazı ilaçlar (sulfonilüre)
İnsülin Salgısını azaltanlar:
Sinir uyarıları (a-adrenerjikler) Somatostatin hormonu Leptin isimli hormon Bazı İlaçlar (diazoksit, fenitoin, vinblastin, kolşisin)
Pankreas B-hücresinden dolaşıma salgılanan insülinin esas hedef dokuları karaciğer, kas ve yağ dokusudur. İnsülin bu dokularda bulunan özel insülin reseptörlerine bağlanarak etkisini gösterir.
İnsülinin Dokularda Etkisi
İnsülin Karaciğerde glikojen denen depo şekerinin yapımını ve depolanmasını artırır, ve yine glikojen yıkımını azaltır. Karaciğerde protein ve trigliserid denen yağ yapımını artırır, VLDL’yi artırır. Aminoasit ve yağ asitlerinden şeker yapılmasını (Glukoneogenezi) önler. . Keton cisimlerinin yapımını azaltır.
Kas dokusunda aminoasitlerin hücre içine alınmasını ve yapımını artırır. Glikojen sentezini, K alımını ve keton kullanımını artırır.
Yağ dokusunda lipoprotein lipaz isimli bir enzimi uyarır ve yağ hücreleri içine glukoz alımını artırır. Yağ hücresi içinde bulunan lipazı (hormona duyarlı lipaz) önler. Yağ dokusunda trigliserid (yağ) depolanmasını artırır.
İnsülin ayrıca hücre büyümesini artırır, böbreklerden sodyum ve su tutulumunu artırır. İnsülin temel olarak toklukta etkin olan bir hormondur. Enerji depolanmasını sağlar.
Amilin:
Pankreas B hücrelerinde üretilen, 37 aminoasitli bir hormondur. B hücresi uyarıldığında insülinle birlikte salgılanır. Amilinin görevi bilinmiyor. Uzun süren tip 2 diyabetiklerde Langerhans adacıklarında birikimi artar.
Glukagon Hormonu:
Pankreas A hücrelerinden salgılanan bir hormondur. Başlangıçta proglukagon şeklinde üretilir; bunun parçalanmasıyla glukagon, glisentinle-ilgili peptid (GRP) ve glukagon-benzeri peptid (GLP 1,2) oluşur. GLP 1 ve 2 yemeklerden sonra artar. Gıda alımına bağlı insülin salgısını artıran en önemli enterik faktör (inkretin) GLP-1 (7-37)’dir. GLP-1(7-37) karışık bir yemek sonrası duodenum L-hücrelerinden salgılanır. İnsülin salgısı üzerindeki etkisi glukagondan daha fazladır.
Sağlıklı kimselerde açlıkta plazma glukagon düzeyi 75 pg/ml (25 pmol/L) kadardır. Bunun aslında %30-40’ı pankreatik glukagon olup, geri kalanı proglukagon, glisentin, GLP-1-2’den kaynaklanır. Glukagonun plazma yarı ömrü 3-6 dakikadır, karaciğer ve böbrek tarafından yıkılır.
Glukagon salgısı kan şekerince önlenirse de bunun mekanizması tam bilinmiyor. İnsülin, somatostatin ve GABA da glukagon salgısını önler. Bazı aminoasitler, katekolaminler, CCK, gastrin, GIP ve glukokortikoidler glukagon salgısını artırır.
Glukagonun esas etkisi karaciğerdedir ve etkisi esas itibarıyla insülin etkilerinin tersinedir. Karaciğerde depo şekeri (glikojen) yıkımını artırdığı gibi aminoasit ve yağ asitlerinden şeker oluşmasını (glukoneogenezi) artırır ve keton cisimleri yapımını artırır. Glukagon kan şeker düzeyini artırır.
Somatostatin:
Somatostatin vücutta birçok dokuda yapılır, bunlar arasında pankreas D hücreleri de vardır. Pankreas B hücrelerinden insülin salgılatan her uyarı D hücrelerinden somatostatin salgılatır. Normalde plazma düzeyi 80 pg/ml’den azdır. Somatostatin mide boşalmasını geciktirir, mide asit yapımını ve gastrin salgısını önler. Pankreas ın enzim salgısını azaltır, organlara giden kan akımını azaltır.
Pankreatid Polipeptid (PP)
Pankreas F (PP) hücrelerinden salgılanan bir hormondur. Hakkında fazla şey bilinmiyor.
ŞEKER HASTALIĞI
Vücudumuz kendisi için gerekli olan enerjiyi yediğimiz gıdalardan elde eder. Yemek yedikten sonra gıdalar bağırsaklarda parçalanarak ufak şeker parçalarına dönüşür ve daha sonra bağırsaktan emilerek kan akımı yoluyla vücudumuza dağılır. Enerji sağlanması için kan şekerinin özellikle kas, karaciğer, yağ ve beyin gibi dokular olmak üzere tüm organların hücrelerine girmesi gerekir. Kanda bulunan şekerin hücrelere girmesi pankreas bezinden salgılanan insülin hormonu sayesinde olur. İnsülin hormonu kanda yoksa veya olduğu halde hücrelerce emilemiyor ve etki gösteremiyorsa kandaki şeker hücreye giremediğinden birikir ve şekeriniz yükselmeye başlar. İşte kan şekerinin sabah aç karna yapılan ölçümde 126 mg/dl yi geçmesi durumuna şeker hastalığı diyoruz. Kanda şekeri 180 mg/dl’yi geçince idrarla atılmaya başlar, yani idrarınızda şeker çıkar
Tip 1 şeker hastalarında çok su içme, çok idrara gitme, çok yemek yenmesine karşın kilo verme gibi şikayetler çok belirgin olduğu halde Tip 2 şeker hastalarında bu belirtiler silik olabilir ve hastalık sinsi bir şekilde başlar. Bu kişilerin çoğunda hiçbir şikayet olmayabilir. Bazı hastalarda ise sık idrara gitme, aşırı açlık, zayıflama, halsizlik, görmede bulanıklık, kadınlarda vajinal kaşıntı, susuzluk ve çok su içme gibi belirtiler ortaya çıkabilir.
Şeker hastalığında görülen belirtiler şunlardır:
Çok su içme ve ağız kuruması Çok idrara gitme Çok acıkma Çok yemek yemeye rağmen zayıflama ve halsizlik Yaraların geç iyileşmesi Cildin kuru ve kaşıntılı olması Ayaklarda uyuşma ve karıncalanma Görmede bulanıklık Vajinal kaşıntı Yemeklerden sonra uyku gelmesi Tatlıya düşkünlük Sinirlilik El ayalarında ve ayak altlarında yanma Uzun açlıklarda el-ayak titremesi Horlama
KAYNAKLAR: Pandhye S, Banerjee S. Ahmad A. Mohammad R Sarkar FH Cancer Ther 2008; 6(b): 495 - 510
|