ŞEKER HASTALIĞI
Şeker hastalığı (diyabetes mellitus), karbonhidrat, protein ve yağ metabolizması bozukluğu ile kendini gösteren ve sıklığı şişmanlığın artmasına paralel olarak giderek artan kronik (süregen) bir hastalıktır.
Şeker hastalığı, kabaca tip 1 diyabet (çocukluk çağı şeker hastalığı) ve tip 2 diyabet olarak iki şekilde karşımıza çıkar. Tip 1 diyabet daha çok çocuklarda görülürken, tip 2 diyabet veya erişkin diyabeti genellikle 30 yaşından sonra görülür. Yaş arttıkça şeker hastalığı riski artmakta ve yaşlılarda daha çok ortaya çıkmaktadır.
Toplumda görülen şeker hastalığının %90’nı Tip 2 diyabetli hastalardan oluşmaktadır. Şişmanlığın giderek artması, hareketsiz yaşam ve sağlıksız beslenme gibi faktörler tip 2 diyabet sıklığını artırmış ve adeta bir patlama yapmıştır.
Ülkemizde her 100 kişiden 10-12’sinde şeker hastalığı vardır. Diğer önemli bir konu ise toplumdaki her 3 şeker hastasından birisinin kendisinde şeker hastalığı olduğunu bilmeden yaşamakta olduğudur.
Tip 2 diyabet, yani erişkin tipi şeker hastalığı hiçbir belirti vermeden sinsi olarak başlar ve teşhis edildiğinde sizde 10-12 yıldır gizli şeker hastalığı bulunmuş olabilir. Gizli şeker hastalarında da kalp hastalığı ve diğer organlarda hasar riski fazla olduğundan beslenmeye dikkat edilmesi ve yaşam tarzı değişikliği (egzersiz, kilo verme gibi) yapılması gerekir.
Yapılan bilimsel çalışmalar yeni teşhis edilen şeker hastalarının %50’sinde göz, böbrek, kalp ve sinir gibi organlarda hasar olduğunu göstermiştir. Bu sinsi hastalık sizin haberiniz olmadan kalp damarları, göz ve sinirlerde hasar yapabilmektedir. Bu nedenle erken teşhis ve tedavi büyük önem taşır.
Ailesinde şeker hastalığı olan, kilolu, tansiyonu yüksek veya kan yağları (kolesterol, trigliserit gibi) fazla olan kişilerin hemen açlık kan şekeri, tokluk kan şekeri veya şeker yükleme testi yaptırmaları gerekir. Rastgele ölçülen kan şekeriniz 100 ile 200 mg/dl arasında çıkarsa mutlaka şeker yükleme testi yaptırınız. Ayrıca yaşı 45’ten fazla olan her kişinin şeker hastalığı riski arttığından açlık ve tokluk kan şekerine baktırması gerekir. Hamile kalan tüm kadınların şeker testi yaptırmaları da erken tanı açısından büyük önem taşır.
Zamanımızda en önemli konu şeker hastalığının gelişimini önlemektir. Bunu yapabilmek için sağlıklı beslenme, egzersiz, ve düzenli kontroller yapılması önem taşımaktadır. Eğer şeker hastalığı gelişmiş ise onu iyi tedavi ederek organlarda hasar yapmasını önlemek veya en aza indirmek temel hedefimizdir. Tüm bu hedeflere varabilmek için öncelikle hastalık hakkında bilgi sahibi olmak gerekmektedir. Yapılan bilimsel çalışmalar eğitimli ve bilinçli hastalarda şeker hastalığının yol açtığı organ hasarlarının daha az olduğunu göstermiştir. Bu nedenle hastalık hakkındaki kitapları, broşürleri devamlı okuyunuz ve yenilikleri takip ediniz.
Şeker hastalığının organlarda yaptığı hasarlardan korunmanın ilk yolu kan şekerinin iyi ayarlanmasıdır. Bu amaçla diyete uymak, egzersiz yapmak, kilo fazlalığı varsa vermek, şeker ilaçlarını düzenli kullanmak, ayak ve cilt bakımını iyi yapmak ve zaman zaman kontrollere giderek muayene olmak büyük önem taşımaktadır. Tansiyon, kolesterol ve trigliserit yüksekliğinin iyi tedavi edilmesi de sizi hasarlardan koruyacaktır.
Tedavide hedefimiz HbA1c düzeyini % 6.5’un altında, açlık kan şekerini 110 mg/dl’in altında ve tokluk kan şekerini 140 mg/dl’nin altında tutmaktır. Öte yandan LDL kolesterol düzeyinin 100 mg/dl’nin altında, trigliserit düzeyinin 150 mg/dl’nin altında, büyük tansiyonun 13 ve altında, küçük tansiyonun 8’in altında olması da organ hasarlarından korunmak için gereklidir. Tüm şeker hastaları bu hedeflere ulaşmak için uğraşmalıdırlar.
Şeker hastalığı tedavisinde diyet (sağlıklı beslenme), egzersiz ve ilaçlar birbirini tamamlayan ögelerdir. Hafif derecede şeker yüksekliği olanlarda diyet ve egzersiz yeterli olabilirse de çoğu hastada üç tedavi şeklinin devamlı olarak bir arada olması gerekir. İlaç alıp diyet ve egzersiz yapmamak yanlış bir tedavi şeklidir.
Şeker hastası oldum diye canınızı sıkmayınız ve korkmayınız. İyimser olunuz. Şeker hastası olduğunuz halde eskisi gibi yaşayabilirsiniz. Karamsarlığa ve umutsuzluğa kapılmanın yersiz olduğunu bilinçlendikçe daha iyi anlayacaksınız. Bu hastalık, yediklerinize dikkat ettiğiniz ve ilaçlarınızı düzenli kullandığınız sürece sizde bir zarar oluşturmayacaktır. Önemli olan diyabeti kabul etmek, kendinize zaman ayırmak ve ona göre yaşamınızı düzenlemektir.
|